I. NESİR (DÜZ YAZI) BİLGİSİ
Cümleler hâlinde ortaya konan sözlerin belli kalıplar içinde sıkıştırılmadığı anlatım türleri olup bunlara kompozisyon türü de denir. Kompozisyon türleri yazılı ve sözlü olmak üzere ikiye ayrılır.
A. YAZILI KOMPOZİSYON TÜRLERİ
1. Roman
İnsanların başlarından geçen veya geçmesi mümkün görülen olayların yer ve zaman belirterek bütün ayrıntılarıyla ele alınan uzun yazılara denir.
Romanın ögeleri olay, kişi, çevre ve fikirdir. Bir romanda temel unsur “kişi”dir.
2. Hikâye
İnsanları duygulandırmak ve heyecanlandırmak için onların başlarından geçmiş veya geçebilecek olayları sanatlı bir dille ve kısa biçimde anlatan yazılara denir.
Hikâyenin ögeleri olay, zaman ve çevre olmakla birlikte temel unsur “olay”dır.
3. Masal
Halkın hayal gücünden doğan gerçek dışı ve olağanüstü olaylarla süslü hikâyelere denir.
Hayal ürünü, gerçek dışı ve olağanüstü olayları anlatır. Zaman ve çevrenin belirsiz olduğu masallarda evrensel konular işlenir ve kahramanlar insanüstü nitelikler taşır. Eğiticilik esastır.
4. Makale
Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir konuyu veya düşünceyi açıklamak ya da ispatlamak amacıyla yazılan fikir yazılarına denir.
Makalede temel unsur “fikir”dir. Gazete veya dergilerde yayınlanır.
5. Fıkra
Günlük olayları özel bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddî veya nükteli fikir yazılarına denir.
Gazete yazıları olan fıkralarda serbestçe seçilmiş güncel konular, sohbet havasında, ispatlamaya kalkmadan fakat bir sonuca ulaşılarak işlenir.
6. Sohbet (Söyleşi)
Bir konunun fazla derinleştirilmeden, okuyucuyla konuşuyormuş gibi bir anlatımla yazarın kişisel duygu ve düşüncelerini dile getirdiği fikir yazılarıdır.
Herkesi ilgilendiren güncel konuları, okuyucuyla konuşuyormuş gibi, sıcak ve samimi bir üslûpla işleyen gazete yazılarıdır.
7. Deneme
Herhangi bir konu üzerinde, kesin yargılara varmadan, özel görüş ve düşüncelerin kanıtlamaya kalkmadan, serbestçe ortaya konulduğu fikir yazılarıdır.
Bir birikime sahip olan yazar, düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi yazar. Temel unsur “düşünce”dir.
8. Eleştri (Tenkit)
Herhangi bir sanat eseri veya sanatçı üzerinde olumlu veya olumsuz görüşlerin ortaya konulduğu, bunların değerleri hakkındaki düşüncelerin belirtildiği, kısacası bir yargıya varıldığı yazılara denir. Tarafsız olunmalıdır.
9. Gezi (Seyahat) Yazısı
Gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi, gözlem ve anıları yansıtan yazılara denir.
Gezilen yerlerdeki insanların yaşamı, gelenek görenekleri, o yörenin tarihî, coğrafî ve ekonomik özellikleri anlatır. Gerçeklere dayanmalıdır.
10. Anı (Hatıra)
Bir kimsenin kendisinin yaşadığı ya da tanık olduğu olayları sanat değeri taşıyan bir üslûpla anlattığı yazılardır.
11. Günlük
Ne gün yazıldığını hatırlamak için tarih atılan, çoğu zaman her günün sonunda olup bitenin sıcağı sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar değerlendirmeler yapıldığı yazılardır.
Yazılan defterlere “günlük” veya “günce” denir.
Günlük günü gününe yaşarken, anı ise yaşadıktan sonra akılda kaldığıyla yazılır.
12. Biyografi
Bir kimsenin özellikle insanlığa çeşitli yararları dokunmuş ünlü kişilerin hayatlarını anlatan yazılara denir.
Biyografilerde kişinin yaşadığı dönem, çevresi, hayat şartları, eserleri, düşünce yapısı, kişiliği ve yaptığı işler tarafsız ve gerçeklere dayanarak kronolojik bir sıraya (tarih sırası) göre işlenir.
13. Mektup
Genel anlamda mektup, birbirinden uzakta bulunan kişilerin duygu, düşünce, istek, dilek ve olayları duyurmada başvurdukları bir yazıdan oluşan haberleşme aracıdır.
Herhangi bir düşüncenin, görüşün veya bir tezin savunulması halka duyurulması amacıyla gazete ve dergilerde yayınlanan edebî mektuplar da vardır.
14. Tiyatro
Hayatta yaşanmış ve yaşanması mümkün olayları sahnede canlandırmak için yazılan eserlere denir.
Diğer yazı türlerinden farkı somut olmasıdır.
15. Fabl
İnsan dışındaki bitki, hayvan gibi canlı varlıklara ve eşya gibi cansız varlıklara insan kişiliği vererek, onları konuşturarak başlarından geçen olayları bir ibret dersi verecek biçimde anlatan yazılara denir.
B. SÖZLÜ KOMPOZİSYON TÜRLERİ
1. Konferans
Bir konuya açıklık kazandırmak veya bir konuda bilgi vermek amacıyla bilim, sanat ve fikir adamlarınca salonlarda dinleyicilere karşı yapılan öğretici, hazırlıklı konuşmalara denir.
2. Açık oturum
Toplumun tümünü yakından ilgilendiren bir konunun, belirli bir sürede bir başkanın yönetiminde, yetkili kişilerce, sırayla, çeşitli yönlerden tartışılmasına ve incelenmesine denir.
3. Panel ve Forum
Bir konunun karara varmaktan çok, çeşitli yönlerden aydınlatılması için, küçük bir topluluk önünde bir sohbet havası içinde tartışılmasına “panel” denir. Panel sonunda tartışma dinleyelere de geçerse tartışma “forum” hâlini alır.
4. Sempozyum
Bir konu üzerinde değişik kişiler tarafından belirli bir sürede yapılan seri konuşmalara denir.
5. Nutuk (Söylev)
Bir topluluğa heyecan vermek veya belirli bir düşünceyi aşılamak için yapılan konuşmalara denir. Diğer bir adı da “hitabet”tir.
II. NAZIM (ŞİİR) BİLGİSİ
Duygu, düşünce ve istekleri ölçülü, ahenkli bir biçimde iletmeyi amaçlayan anlatım yoludur.
A. ŞİİRİN UNSURLARI
1. Vezin (Ölçü)
Sözün birtakım bölümlere ayrılarak her bölümünün hece sayısında ya da hem sayı hem de hecelerin açıklık kapalılık, uzunluk kısalık yönünden denkliğidir. İki tür vezin (ölçü) vardır. Bir de ölçüsüz şiirler vardır. Bunlara serbest tarzdaki şiirler de diyoruz.
a. Hece ölçüsü : Dizelerdeki hece sayısının denkliğine dayanan ölçü türüdür. Parmak hesabı da denen bu ölçü, Türklerin ulusal ölçüsüdür. Bu ölçünün esası hece sayısındaki denklik olup bu sayısal denklik o dizenin kalıbını da verir.
· Kalıp, şiirin bütün mısralarında kullanılan ortak ölçüdür.
· Bu sayısal denkliğin söyleyişte tek düzeliğe yol açmaması için her kalıp iki ya da daha fazla bölümlere ayrılarak okunur. Bu bölümlere durak denir.
Mert da ya nır, na mert ka çar
1 2 3 4 5 6 7 8
Mey dan güm bür güm bür le nir
1 2 3 4 5 6 7 8
Şah lar şa hı di van a çar
1 2 3 4 5 6 7 8
Di van güm bür güm bür le nir
1 2 3 4 5 6 7 8
Yukarıdaki dörtlüğü oluşturan her bir mısradaki heceler sayıldığında mısraların 8’er heceden oluştuğu görülmektedir. Bu mısralar okunurken her 4 heceden sonra bir nefes almak için durulur. Bu bölümlere de durak denir. Dörtlükteki duraklar bölüm (/) işareti ile gösterilmiştir.
Durak, sözcükler bölünerek yapılmaz, sözcüklerden sonra yapılır. Yukarıdaki dörtlük 4 + 4 = 8 heceden oluşan bir hece kalıbıyla yazılmıştır. Altıncı heceden sonra durak yapılmıştır.
Hece ölçüsünde bu kalıbın dışında 7’li, 8’li ... gibi başka kalıplar da kullanılır.
b. Aruz ölçüsü : Hecelerin uzunluk ve kısalık değerlerine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsüdür. Araplar bulmuştur.
Bu konuyu lisede göreceğinizden burada ayrıntılara girmeyeceğiz.
c. Serbest tarz : Aslında bu bir ölçü çeşidi değildir. Şiirlerde hece ölçüsünün dikkate alınmaması ile serbest tarz karşımıza çıkmaktadır.
Düşün bir kere çiçek içindesin
Bir kız alıp göğsüne takmış
Düşün bir kere meyve vermişsin
Çocuklar üstüne çıkmış
Yukarıdaki dörtlüğün birinci dizesi 11, ikinci dizesi 9, üçüncü dizesi 10, dördüncü dizesi ise 8 heceden oluşmuştur. Dolayısıyla belli bir hece kalıbıyla yazılmamıştır. Aruz kalıbıyla da yazılmadığına göre bu dörtlük serbest yazılmıştır. Yani ölçüsü yoktur.
2. Redif
Şiirlerdeki dizelerin sonunda bulunan, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime veya kelime gruplarının tekrarına denir. Kafiyede ses birliği varken, redifte görev ve anlam birliği vardır.
Evcilik oynardın telli duvaklı
Ben uzaktan seyrederdim, meraklı
Yıldızlardan inme bir gül yanaklı,
Seni bekliyorum o gün bugündür.
Bu dörtlükteki mısraların sonunda yer alan “duvaklı”, kelimelerinde bulunan “-lı” sesi isimden isim yapma eki olduğundan yani görev ve anlamları aynı olduğundan rediftir. Bu kelimelerdeki “-ak” sesleri görev ve anlamları aynı olmayan fakat ses birliği bulunan unsurlar olduğu için kendi aralarında “kafiye” oluşturur.
3. Kafiye (Uyak)
En az iki dize sonundaki kelime ve eklerde bulunan ses benzerliğidir. Kafiyeyi oluşturan unsurların yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri ise farklıdır.
Ölüm akla gelmez insan sevince
Sonunu düşünmez inceden ince
Ne gündüzün gündüz ne gecen gece
Seni bekliyorum, o gün bugündür
Dörtlükte “sevince, ince ve gece” sözcüklerindeki “-ce” sesleri kafiyeyi oluşturmaktadır.
B. KAFİYE TÜRLERİ
Kafiyeyi oluşturan seslerin sayısına göre kafiye türleri dörde ayrılır:
1. Yarım Kafiye
Mısra sonlarındaki tek ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.
Çiçek açar dal verir
Kimi uzar, birbirine el verir
Kimi meyve verir kimi gül verir
Ağaç üstünde dillenir kuşlar
Dörtlükte bulunan “verir” sözcükleri rediftir. Dörtlükteki “dal, el ve gül” sözcüklerindeki “-l” sesleri ise yarım kafiyeyi oluşturur.
2. Tam Kafiye
Mısra sonlarındaki iki ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.
Kalbimiz çırpınır yurdu andıkça
Gözlerde zaferin nuru yandıkça
Üstünde bu bayrak dalgalandıkça
Gönlümüz rahattır toprak altında
Bu dörtlükte bulunan “andıkça, yandıkça ve dalgalandıkça” sözcüklerindeki “-dıkça” ekleri zarf fiil ekidir. Yani görev ve anlamları ayrı olduğundan rediftir. Bu sözcüklerdeki “-an” sesleri ise sadece ses benzerliğinden oluştuğu için tam kafiyedir.
3. Zengin Kafiye
Mısra sonlarındaki ikiden fazla ses benzerliğinden oluşan kafiye türüdür.
Yıllarca gurbetle çektiği çile
Canlanır yeniden gelerek dile
Aksini arayan birkaç ah ile
Göğsü boşalırken gözleri dalar
Dörtlükte bulunan “çile, dile ve ile” kelimelerindeki “-ile” sesleri (üç harften oluşmuş) zengin kafiyeyi oluşturmuştur.
4. Cinaslı Kafiye
Mısralardaki anlamları ayrı, fakat yazılışı ve okunuşları aynı olan (sesteş) iki sözün mısra sonunda kullanılmasına cinaslı kafiye denir.
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Beyitte birinci “geç” kelimesi “zaman, vaktin ileri olması” anlamında ikinci “geç” kelimesi ise “sürmesi, devam etmesi” anlamında kullanılmış farklı iki sözcüktür. “Yazıma” sözcükleri yazılış ve okunuşları aynı; fakat anlam ve görevleri farklı olduğu için cinaslı kafiyeyi oluşturmuştur.
C. KAFİYE ÖRGÜSÜ (DÜZENİ)
Bir mısranın hangi mısra ile kafiyeli olduğunun gösterilmesine kafiye düzeni denir. Kafiye düzeninde her mısra bir çizgiyle, kafiyeler de harflerle gösterilir. Üçe ayrılır.
1. Düz Kafiye
Birinci mısra ile ikinci mısranın, üçüncü mısra ile de dördüncü mısranın birbirleriyle kafiyeli olmasıdır. aabb şeklinde gösterilir.
Kandilli yüzerken uykularda a
Mehtabı sürekledik sularda a
Bir yolcu parıldayan gümüşten b
Gittik bahs açmadık dönüşten b
2. Çapraz Kafiye
Birinci mısra ile üçüncü mısranın, ikinci mısra ile de dördüncü mısranın birbirleriyle kafiyeli olmasıdır. abab şeklinde gösterilir.
Gurbet o kadar acı a
Ki ne varsa içimde b
Hepsi bana yabancı a
Hepsi başka biçimde b
3. Sarma Kafiye
Birinci mısra ile dördüncü mısranın, ikinci mısra ile üçüncü mısranın birbirleriyle kafiyeli olmasıdır. abba şeklinde gösterilir.
Her şey yerli yerinde bir dolap uzaklarda a
Uzakda bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan b
Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan b
Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgârda a
Bunların dışında a a x a şeklinde oluşan “mani” kafiye şekliyle, a a a b şeklinde oluşan “koşma” kafiye şekli de vardır.
D. ŞİİR TÜRLERİ
Konularına göre şiirler beşe ayrılır.
1. Lirik Şiir
İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiir türüdür.
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda
Gözlerin kal diyor, dudakların git
Bakışın anahtar gözlerin kilit
Ellerin aç diyor, dudakların git
dörtlüğü lirik bir şiirdir.
2. Epik Şiir
Savaş, kahramanlık ve yiğitlik gibi konuları coşkulu bir anlatımla işleyen şiirlere denir.
Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir
dörtlüğü epik şiirdir.
3. Didaktik Şiir
Belli bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlâkî bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan duygu yönü zayıf şiir türüdür.
İlim, kula açılmış bir kucaktır;
Aydınlıktır, meşaledir, ocaktır.
İlmin yüzü samimidir, sıcaktır;
Cehaletin yüzü soğuk, buz oğul
dörtlüğü konusuna göre didaktik şiirdir.
4. Pastoral Şiir
Doğa güzelliklerini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve bunlara duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür.
Sarı, yeşil, mavi renk renk
Çiçekler açmış ovada
Kelebekler benek benek
Dolaşıyorlar orada
dörtlüğü konusuna göre pastoral şiirdir.
5. Satirik Şiir
Toplum hayatındaki aksayan yönleri, düzensizlikleri, insanın değişik konulardaki eksikliklerini ve hatalarını eleştiren şiir türüdür.
Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil, mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Deva belli değil, dert belli değil
dörtlüğü konusuna göre satirik şiirdir.
E. EDEBİ SANATLAR
Anlatıma güzellik ve çekicilik katmak amacıyla kullanılan sanatlardır. Şiirlerin iyi anlaşılabilmesi için söz sanatlarının bilinmesi gerekir.
Benzetme
Aralarında çeşitli yönlerden iki bulunan iki şeyden benzerlik bakımından güçsüz olanı, nitelikçe daha üstün olana benzetmektir.
“Aslan gibi güçlü askerlerimiz var.”
Kendisine Ben. Ben. Benzeyen
Benzetilen edatı yönü
Bu örnekte olduğu gibi benzetmenin dört unsuru vardır.
· Benzeyen : Benzetmenin temel unsurudur. Yukarıdaki örnekte “askerler” benzeyendir. Niteledikçe zayıf olandır.
· Benzetilen : Benzetmenin diğer temel unsurudur, Yukarıdaki örnekte “asla” benzetilendir. Nitelikçe güçlü olandır.
· Benzetme yönü : Benzeyenle benzetilen arasındaki ilişkidir. Yukarıdaki örnekte arslan ile askerler arasındaki “güçlülük” ilişkisi kurulmuş.
· Benzetme edatı : Benzetmelerde kullanılan “kadar ve gibi” edatıdır.
Kişileştirme
İnsan dışındaki varlıklara, insan özelliği vermeye denir.
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim topraktır.
Bu dörtlükte “toprak” kişileştirilmiştir.
“Dağlar uyuyor, günün yorgunluğunu atıyor.”
cümlesinde “dağlar” kişileştirilmiştir.
Konuşturma
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma sanatıdır. İntak olan yerde doğal olarak teşhis vardır.
Çilek der ki vişneye git
Tatlı ekşiliği sonsuz
Başka bir ülkedir sanki
Vişne benim en sevdiğim
Bu dörtlükte “çilek” konuşturulmuştur.
Gurbet bile benden bıktı: “Düş yakamdan artık.” dedi.
Bu cümlede de gurbet konuşturulmuştur.